Hayatın bitmeyen döngüsünde kelimeler ve sözler yetersiz kalır.
Çocuklukta her yeni edindiğimiz bilginin büyümenin verdiği heyecanı şimdi hatırlıyorum da küçük bir tebessüm oluşuyor yüzümde…
İçimde oluşan huzur hala daha tarifsiz bir biçimde içimde dolaşıyor.
Okul yaz tatiline girdiğinde yaşadığım heyecanı hala daha unutamam.
Dedemin tavukları köyde bizimle birlikte gezerdi. Kardeşlerim ve köydeki komşu çocuklarıyla sohbet eder oyunlar oynardık. Erkekler ağaç dallarından ev yapar, ateş yakar ve komşunun bahçesinden aldığımız mısırları pişirirdik.
Çok şanslı çocuklardık. Dönüp baktığımda çocukluğum kalabalığın içinde yayla ve köy arasında çabucak geçmiş. Şimdi özlemle baktığım meyve ağaçları yaşlanmış, koştuğumuz yollar Çimen tutmuş, ne zaman büyür diye sevdiğimiz fidanlar çoktan ağaç olmuş da meyve vermeye başlamış.
Bugün yine elma ağacına uzatırım elimi dokunup hissederim. Kaparım gözlerimi çocukluğumdaki toprak kokusu dolar burnuma. Kuşların neşeli sesini her işittiğimde içimdeki küçük kız çocuğu tekrardan ortaya çıkar. Ama bunların yanında gözümden hep bir damla yaş olur. Hayata veda etmiş olan sevdiklerimin sesi dolar kulağıma. Gözlerimi açmaya korktuğum tek zamandır. Rüzgarın serin dokunuşu tenime değince gözlerimi açtım. İnsan masum bir çocuk olarak kalmak istiyor. Hayatta keşke demediğim bir çocukluk yaşamışım. İçime dolan huzurla kalkıp beni ben yapan her şeyin verdiği tebessümle devam ediyorum bu güzel hayata…