Tweet |
Bu yıl piyasaya çıkan son kitabıyla, toplam beş kitaba imza atan Trabzon’un tanınmış kadın yazarlarından Elif Saylam: ‘’ Şimdi de dizi ve film senaryosu yazmaya başladım. İki tanesi de nihayet hazır hale geldi.’’ dedi.
‘’Bazen insan çok güzel konuşur ama bunu yazıya dökemez. Bunun ikisini de yapabilirse eğer, başarılı bir yazar demektir’’diyen Saylam, önce kendisiyle ilgili şunları aktardı: ‘’Anadolu Üniversitesi Yönetim ve Organizasyon bölümü mezunuyum. On üç yıl kadar çeşitli satış sektörlerinde yöneticilik yaptım. Lever, P&G, Ülker, Turkcell gibi ama aklımda hep yazmak vardı. Çünkü İkizler burcuyum! Mutfağa karşı eğilimli bir kişi olduğumdan devlete bağlı bir okulda Gastronomi üzerine iki yıl kadar eğitim aldım. Aşçı eğitmeni diplomasına sahibim. Okuma yazmayı öğrendiğimden beri yazıyorum ama son altı yıldır yazılarımı yayınlamaya başladım. Rahmetli babam Hüsmen Saylam’a teşviklerinden ötürü minnettarım. Mekanı cennet olsun. Bu arada Senaristlik eğitimi de aldım. Sonrasında insanlarla iç içe bir mesleğim olduğu için ,Başkent Üniversitesi; Yaşam Koçluğu, İlişki, evlilik ve aile uzmanlığı sertifikası almaya hak kazandım. Aile ve eşlerin ilişkileri üzerine birden fazla seminerlere katıldım. Amacım insanlara faydalı olmak. Bu konuda yaklaşık üç yıldır online ve yüz yüze görüşmeler yaparak insanlara faydalı olmaya da çalışıyorum.’’
‘’Yazmak; insanın konuşarak anlatamayacağı şeyleri kağıda dökmesi bence. Bu da insanın psikolojini geliştirir’’diyen Saylam: ‘’Yazarlık elbette bir yetenek işidir. Bazen insan çok güzel konuşur ama yazıya dökemez. Hem güzel konuşan, hem de yazıya dökebilen insan doğuştan yeteneklidir ve yazar olabilir. Yazar olmak disiplin isteyen bir iştir. Senaristlikte böyle. Senarist; oluşturduğu karakterleri okuyan ya da izleyen kişilere o duyguyu verebiliyorsa senaristtir, bu da bir yetenektir. Yazar; yazılı bir şeyler üretip, para kazanan ya da ünlü olan bir kişidir. O duyguyu veren, yetenekli olan herkes yazar olabilir. Klavye yerine, kalemle yazmanın beyni geliştirdiği açıklanmış. Ancak bence yazabilmek ne olursa olsun beyni geliştirebilir, keza okumakta öyle…Sadece beyni değil; öğrenme becerilerimizi, ruh halimizi, bağışıklığımızı ve belleğimizi de geliştirebilir. Benim bir hocam vardı, derdi ki “edebiyat karın doyurmaz ama en fazla çay içirir. ”Her şey para değil gerçi. Yazarlığın bir okulu yoktur. Ben mesela yazarlığımın dışında değişik uzmanlık dalları da ekledim. Sonuçta ikisi de insanlarla iç içe olmak değil mi? Yetenekse yetenek, iş bitirmekse iş bitirmek. Disiplinse disiplin. Teknik olarak bakacak olursak; elbette yayıneviyle anlaşmaya bağlı ama 10 bin kitapta % 35-% 40 arası para kazanılır.’’diye konuştu.
Baskısı yapılıp raflarda beş kitabı bulunduğunu hatırlatan Saylam: ‘’İlk dördü gerçek yasak bir aşk hikayesi olan İstiridye serisi. En son İstiridye(Tılsımlı Aşk) olarak tek kitapta birleştirdim. Ayrıca İstiridyeyi senaryolaştırdım ve görücüye çıkardım. Ardından bir kişisel gelişim kitabı çıkardım. Adı; “ 61 Maddede Kadın Beyni& Erkek Beyni.” Senaryolarıma bir tane daha ekledim, yine buna yaşanmış bir aşk hikayesi, içinde zaman zaman psikoloji üzerine konular da var. Yine bu da görücüye çıktı. Bu senaryom ‘’ Sevdalı Bulutlar’’ Bu arada ayınlanmamış 3 kitabım daha mevcut.‘’ dedi.
YAŞAM KOÇLUĞU
‘’Kitapların konusu insan ilişkileri üzerine. Erkekler ve kadınlar, birbirlerine nasıl davranırlarsa ilişkileri yürür? Bunu anlatıyor.’’ diye sözlerine devam eden Saylam: ‘’Kadınlara dair, erkeklere dair, aşk var mıdır? Aldatma, cinsellik, iletişim hepsini tek kitapta topladım. Tüm online satış sitelerinde mevcut. Ayrıca Trabzon RA kitapevine gelmek üzere, bekliyoruz. Yaşam koçluğu bir koçluk sanatıdır. İnsanların potansiyellerini ortaya çıkarmak , kendi düşüncelerini değiştirmeden hedeflerine ulaşmasına yardımcı olmak. Yaşam koçu iyi bir dinleyicidir. Doğru sorular sorar, karşısındakine adeta bir ayna görevi görür. Yol arkadaşındır ‘senden yeni bir gerçek sen’ oluşturmaya çalışır. İlişki uzmanlığında da kişileri içinden çıkılamadığı durumlarda önce dinleyip sonra devreye girerek, kendi düşüncelerimizi söyleyip, karşınızdakinin göremediği ya da görmek istemediği şeyleri ortaya çıkarıp kişileri doğru yönlendirmeye çalışmak. Kırk yaş ve sonrası travmalar kalıcı değildir şayet çocukluğumuzdan kalan travmalar var ise, onları tespit edip, kendilerine ‘Bilinç Altı Temizliği’( Kodlama) yaparak kendilerini bir nevi sıfırlamak, rahatlatmak, geleceğe daha güvenerek bakmak hedeflerimiz arasındadır. Sevgi görememe, istismar, dayak, aşağılanma, değersizlik, ölüm, ameliyat, ayrılık, ihanet, köpek korkusu gibi.’’diye konuştu.
KADINLAR BAKIMLI VE HİJYEN OLMALI. YOKSA!
Saylam, şöyle devam etti :’’Evlilik öncesi ve sonrası yaşanılan olaylarda 3. Göz olarak kişilere yol göstermek. Eşleri bir araya getirip , düzeltilmesi gereken bir durum varsa evliliklerini kurtarmaya çalışmak olabilir. Şayet yoksa; ayrı olduklarında daha mutlu olabileceğini onlara anlatarak ikna etmek. Söylediğim gibi Aşçı Eğitmeniyim. Mutfak hakkında bilgisi olmayan öğrencilerle çalıştım. Onlar için açıklamalı olarak “Yemek Nasıl Yapılır? Kitabını oluşturdum. Bu hikaye şeklindeki kitapla artık herkes yemek yapabilecek hatta mükemmel sofralar kurabilecek.İkinci henüz bastırmadığım “Bipolar” üzerine yazılmış gerçek bir hikaye. 3’ ncü ise eylül ya da ekim ayında çıkacak “Sevdalı Bulutlar” adlı senaryo kitabı. Eskiden kadınlar daha sabırlı ve uyumluydu. Erkekler yaşından daha olgun ve ciddiydi. Tavsiyem, çiftler birbirlerini dinlemeliler ve anlayamaya çalışmalılar. İletişim sıfır, ya hiç konuşmuyorlar ya da çok kavga ediyorlar. Oysa ki yarına çıkmaya senedimiz mi var? Neden güzel geçinip, karşımızdakinin kusurlarını görmeyip anı yaşamayı denemiyorlar? Bir de kadınlarımız evlenene kadar süslenip püsleniyorlar. Evlendikten sonra evde çamaşır sulu eşofmanla, gün boyu temizlik yapıp hayatından bezmiş şekilde eşlerine kapıyı açıyorlar ya da işten yorgun argın geliyorlar. Kadınlara tavsiyem , ne olursa olsun kendinizi bırakmayın. Bakımlı ve hijyen olun. Yatak odasında başka bir kişi olun. Böylece erkeklerin gözü sizden başkasını görmez. Çünkü maalesef günümüz kadınları o kadar dişi ve seksapel ki, eğer siz erkeğe açık kapı bırakırsanız aldatmalar gündeme gelir, erkek o kapıdan çıkar ve başka bir kadına tutulup duygularını ve tutkularını başka bir kadının üzerinde aramaya başlar. Son zamanlarda evli erkekler, bekar erkeklerden daha cazip durumda. Biz kadınlar olarak erkeklerimize açık kapı bırakmamalıyız. Biraz işve ve cilve yapmayı, daha anlayışlı olmayı ve erkekleri takdir etmeyi öğrenmemiz gerekiyor. Bu erkekler için de geçerli. Hijyen olmak, ilgili olmak, anlayışlı olmak, yatakta iyi olmaya çalışmak önemlidir. “61 Maddede Kadın Beyni& Erkek Beyni” adlı kitabımı okumanızı tavsiye ediyorum. Kitabım size ışık tutacaktır.’’
YAZMAK SONSUZ BİR YOLCULUKTUR
Saylam, sözlerini şöyle tamamladı: ‘’Trabzon’da ikamet ediyorum ancak Türkiye’nin her yerinden online bana ulaşabilirler. İnstagram adresim ‘saylam.elif61’ Ayrıca yüz yüze görüşmelerim de mevcuttur.Bence senarist yazar farkı. Bu çok değerli. Her yazar senarist olamıyor, her senaristte yazar. Bence ikisini başarabilmiş bir senarist yazar çok üstün. Öncelikli olarak yazmaya yetenekli olmalısınız. Disiplinli, yaratıcı, araştırma becerisine ve yazma tutkusuna sahip olmanız gerekir. Herkes kitap yazamaz, bunu aklınızdan çıkarmayın. Örneğin ben resim yapmaya yetenekli bir kişi değilim, bunun için üzülmüyorum. Herkesin yetenekli olduğu bir alan vardır ve kendinizi bu alanda eğitmenizi tavsiye ediyorum. Eğer yazar olmak istiyorsanız; bolca kitap okuyun, okuduklarınızı analiz edin, giriş, gelişme ve sonuç. Ne yazacağınızı, nasıl geliştiğini ve nasıl sonlandığını anlayın, o duyguyu okuyucuya hissettirin. Yazdıklarınızı güvendiğiniz kişilere okutun. Yazma becerisini geliştirmek önemlidir. Yazma; iletişim kurmanın duygu, düşünce ve tasarılarımızı, görüp yaşadıklarımızı anlatmanın yoludur. Zamanla düşünme alışkanlığı kazandırır. Sürekli yazın, o gün gelecek ve yayınlamaya başlayacaksınız. Engel tanımayın, yılmayın. Yazmak; sonsuz bir yolculuktur.’’